Nisan 04, 2010

Bahar Geldiğinde mi Ben Böyle Olurum?


Resmen güneş bağımlısıyım! :)
Güneşi görünce nasıl bir enerji, nasıl bir neşe! Allah bozmasın..
Sınavlar da bitti.. Güneş de geldi..
Artık çok rica ederim, kimse beni tutmasın! Kendimi izninizle sokaklara, sağlıklı yaşama.. Sınav var bahanesiyle okuyamadığım kitap ve "ezberleyemediğim" dergilere... İzleyemediğim tüm görsel sanat ürünlerine adamak istiyorum!
Bu süreçte ihmal ettiğim tüm dostları tek tek arayıp, her birine vakit ayırıp, gönüllerini almak istiyorum!
Gerçi diyeceksiniz ki, "Amsterdam senin, Luxembourg benim gezerken iyi".. Ama durum hiç de öyle göründüğü gibi değil.. Hollandaya gideceğim diye haftalar öncesinden ders çalışmaya başlayan bu gariban, daha gezip tozmanın verdği rehaveti yaşayamadan, suçluluk ve sorumluluk duygusuyla birlikte gelir gelmez ders çalışmaya kaldığı yerden, daha büyük bir hızla devam etti!
E tahmin edersiniz ki, bu tembelliğe pek müsait "babasının kuzusu", onu gönderdiğine pişman etmemek için ekstra bir çaba harcadı... Ve -umarım- bu sefer hakikaten onun yüzünü kara çıkarmayacağı düşüncesiyle baharın gelişini doya doya yaşamak istiyor!
Hatta dilinde Candan Erçetin'den bir şarkı, bütün gün şakımak.. Mutlu olmak, mutlu etmek istiyor!.. :)
Şimdi izninizle, şarkım ve ben huzurunuzdan ayrılıp, gezmelere çıkıyoruz..

"Bahar geldiğinde mi ben böyle olurum? Yoksa böyle olduğumda mı gelir bahar? Ayrıca bunun seninle ne ilgisi var? tabii ki ben böyle olduğum için bahar! -burayı yüksek sesle söylüyoruz, hep beraber!- çünkü sana değdiğinden beri ellerim, bütün kış dallarımda tomurcuklar vaaaaarr!!"

Nisan 03, 2010

uçan balon


Günlerdir bugünü bekliyoduk, bütün grup -"bir dönemlik" eksiğimiz hariç tabii(!)- toplanıp güzel bir kahvaltı yapmak, keyif çatmak için gün sayıyorduk..
Sonunda beklenen gün geldi ve dualar kabul oldu.. Hava günlük güneşlik, etraf cıvıl cıvıl.. Bize de gereğini yapıp bebek yollarına düşmek kaldı..

Bebek sahili boyunca yürürken, aklımı yine bir sürü düşünce bastı.. Anılardan, hayallerden, hayalkırıklıklarından, ümitlerden, sevdiklerimden, sevmediklerimden.. Yüzlercesi kafamda uçuştu durdu.. Nedeni "deniz"di hiç şüphesiz.. Neşemle birlikte, hüznümü buldu.. Aklım, hayalim bir anda doldu.

Neşeli olmayı severim ben.. Bir o kadar da hüznü.
Büyüdükçe ortaya çıktı bende, neşeliyken bile içimde bir hüzün barındırma hali.. Halbuki dışardan bakınca "mutlak neşeli"yim ben. Rol de değil bu yaptığım.. Gerçeğim bu benim, gülmeyi de severim, ağlamayı da.. Gülmek kadar yakışmaz yüzüme hüzün, bilirim. Ama gülsem bile, hüzünlü bir sebep bulurum içimde barındıracak.. Nankörlük gibi gelir, başka türlüsü.. Sevdiğim, kaybettiğim, özlediğim herkesi ve herşeyi yanımda isterim.. Bu yüzden, gülerken bile onları anar, içten içe hüzünlenirim.. Yaradılışım bu benim.

Vefa severim.. Ve benim için vefa, göstermelik değil, içten olmalı.. Her gün değil, arada bir bile ses etsen, karşındaki onu hep andığını, özlediğini anlamalı.. Vefa dediğin, beklentisiz, ama aslen karşılıklı olmalı.. Özlediğin, andığın da kalben senin yanında olmalı.. Kalbin, şüphesiz olmalı onun varlığından.
Bu yüzdendir, neşemde, hüzünle sevdiklerimi anarım.

Deniz severim.. Yakınında olmayı.. Mümkünse ayaklarımın kuma, gözümün suyun yansımasına değişini severim.. Günü denize nazır batırmayı severim, huzuru böyle hissederim.. Hüznümü de orada dinlerim. Denizin dalga sesiyle neşemi, hışırtısıyla kederimi dinlerim.. Denizi görünce, kendimi dinlerim. Ben, ben olurum yine, durulur, dinlenirim.

Bir de bugün hatırladım ki, uçan balon severim.. Renklerinde neşeyi bulurum.. Kaçıp gitmelerinde, hüznü.. Çocukluğumu hatırlar, özlerim.

Yani ben herşeyde neşeyi ve hüznü aynı anda arar, birlikte oldu mu severim.

Bugün anladım ki.. İstanbul'u sevişim de bundan..
Güzelliği, eşsizliği neşe veriyor insana.. Ama Ege'de kalan vefalı kalbi sızlatıp, memleketi özletiyor, hüzünlendiriyor havasının değişkenliği..
Ama sevdiriyor işte kendini. Güneşi taktı mı boynuna, ışıldayıp gözünü alıyor insanın.. Kasvetle boğduysa bile günlerdir içini, alıyor eninde sonunda kalbini..
İzmir anaysa, İstanbul sevgili.. Hem hüzün dolu, hem de neşeli.. Tam da sevdiğim gibi.

Anladım ki, ben benim gibi olanı severim.. Tam tersim değil, aynam değil.. Ama ben gibi.. Bana yakın olanı severim. -Ki dinleyebileyim, anlayabileyim, çözebileyim.. Biraz eksik, biraz fazla..
Hüznünü de göreyim, neşesini de.. Öylesini severim, öylesi için yaşarım.